Hiperrealist tekniği, psikolojik derinliğe sahip temalarıyla birleşerek izleyiciyi yalnızca görsel değil, duygusal bir yolculuğa davet eder. Onun eserlerinde sessizlik, mücadele ve içsel güç aynı anda var olur.
Resim, Simay Kışlaoğlu için bir hobi değil; bir zorunluluk, yaşam boyu süren bir bağlılıktır.
“Her tablo bir hikâye anlatır. Yerimde duramam; üretmek, resmetmek zorundayım. Adımı dünyaya kazımak istiyorum. Ben öldükten sonra bile insanlar beni eserlerimle hatırlasın.”
Satranç Serisi: Gücün ve Kararın Anatomisi
Sanatçının imzası haline gelen Satranç Serisi, insan ruhunun mücadelelerini sahneye taşır.
Cinders and Queens
150 × 150 cm · Tuval Üzerine Yağlıboya
“Gücün küllerden yükseldiği yer.”
“Gücün küllerden yükseldiği yer.”
Cinders and Queens, yıkımdan sonra yeniden doğuşu anlatır. Anka kuşu mitinden beslenen bu eser, acının dönüştürücü gücünü vurgular. Gerçek gücün verilmeyeceğini, ateşin içinde dövüleceğini hatırlatır.
Nietzsche’nin sözü yankılanır: “Beni öldürmeyen şey güçlendirir.”
Nietzsche’nin sözü yankılanır: “Beni öldürmeyen şey güçlendirir.”
Queen of Illusions
90 × 120 cm · Tuval Üzerine Yağlıboya
Klasik ustaların zarafetini taşıyan Queen of Illusions, geçmiş ile bugünü aynı bedende toplar. Sakin bir yüz ifadesi, yumuşak ışık ve titiz detaylar izleyeni yaklaştırırken; dama desenli fon modern dünyanın kırılgan gerçekliğini ima eder.
Sessiz bir soru yöneltir: “Gerçek nedir, yanılsama nedir?”
Sessiz bir soru yöneltir: “Gerçek nedir, yanılsama nedir?”
Red Gambit
120 × 180 cm · Tuval Üzerine Yağlıboya
Red Gambit, hayatı bir satranç tahtası olarak ele alır. Siyah ve beyaz akıl ile stratejiyi temsil ederken, içlerinden geçen kırmızı hat tutkuyu, riski ve içgüdüyü simgeler.
Eser bir meydan okumadır:
“Kazanmaya cesaretin var mı değil… Hamle yapmaya cesaretin var mı?”
Eser bir meydan okumadır:
“Kazanmaya cesaretin var mı değil… Hamle yapmaya cesaretin var mı?”
Contemporary Istanbul – 20. Yıl
Tüm Eserlerin Satıldığı Bir Dönem Başlangıcı
AWC Gallery temsilciliğinde katıldığı Contemporary Istanbul’un 20. edisyonunda Simay Kışlaoğlu dikkatlerin merkezine yerleşti. Eserleri koleksiyoncuların yoğun ilgisini gördü ve fuar boyunca büyük bölümü satıldı.
İzleyiciler yalnızca tekniğine değil, bakışlarındaki duyguya ve sembolizmine bağlandı. Kısa sürede şunu fısıldamaya başladılar:
“Yeni ve güçlü bir sanat dili doğuyor.”
İzleyiciler yalnızca tekniğine değil, bakışlarındaki duyguya ve sembolizmine bağlandı. Kısa sürede şunu fısıldamaya başladılar:
“Yeni ve güçlü bir sanat dili doğuyor.”
Miras ve Sessizlik
Kışlaoğlu resmediyor; iz bırakmak için. Onun sanatındaki amaç, yalnızca görülmek değil, hatırlanmak.
“Görülmek için resmetmiyorum. İsim bırakmak için resmediyorum, benden bir iz”
